5

Eğer gerçekliğimiz bir simülasyon ise, hayatımız sadece bir oyun mu?

Hayatı bir oyun olarak düşünmek elbette mümkün, ister simülasyon olsun ister olmasın.

Simülasyon muhtemelen çok daha fazlasıdır, çünkü yaratıcılarının oyun yaratmanın ötesinde başka amaçları da olabilir.

Çoğu oyun "sadece" oyun değildir. Herkes oyunlardan heyecan duymayabilir, ancak birçok oyuncu oyunlarını son derece anlamlı bulur. Onları oynamak isterler, tıpkı hepimizin bu büyük hayat oyununu oynamak istemiş olabileceği gibi.

Hayatımız tek bir büyük oyun ise, o halde diğer oyunları oynamak için onu heba etmeye değmez mi? Evet, neden olmasın - oyun içinde oyun olan oyunlarımız bile var ve bazen onları da oynarız.

Ancak bir bilgisayar, konsol veya telefon üzerinde oynarken, onlarda hangi anlamı bulduğumuzu düşünmek iyi olur. Ve en önemlisi, aynı anlamı bu gerçeklikte - bu daha büyük oyunda - hatta belki de daha muhteşem şekilde bulmaya çalışabilir miyiz?

Peki, israf nedir? Bu hayat senin, onu kendin seçtin. Tabii ki, onu nasıl kullanacağın sana bağlı. Oyun oynayabilirsin, madde kullanabilirsin, bir kanepede yatıp dizi ve film izleyerek ömrünü törpüleyebilirsin. Ayrıca hayatının sefaletinden başkalarını da suçlayabilirsin. Kesinlikle.

Bu gerçeklikteki hayatın sona erdiğinde ve geldiğin yere geri döndüğünde, böyle bir hayatı nasıl hatırlayacaksın? Bu bir israf mı olurdu, yoksa tam da yapmak istediğin şey mi? Bu oyundaki puanın ne olurdu?

Bunu sadece sen belirleyebilirsin ve bunu sadece burada ve şimdi belirleyebilirsin. Şu an, hatta senin de hatırlamak istemeyeceğin bir an mı, yoksa hayatının amacını, kendi istediğin gibi, gerçekleştirdiğin bir an mı?

Hayat bir oyun ise, o oyunda şiddet ödüller kazandırıyor mu? Burada hepimiz birbirimize karşı mıyız?

Bu fikirde bir parça doğruluk olabilir. Kendimizden başka kimse hayatımızdan sorumlu değildir. Ancak bu, sürekli savaş ve kafa vuruşlarından ekstra puanlar anlamına gelmez.

Şiddet içeren oyunlar oynarız. Eğlenceden daha büyük bir anlam taşımadıklarında şiddet içeren oyunlarda bir sorun yoktur.

Ancak oyuncuların gerçeklikten ve hatta gerçek benliklerinden tamamen habersiz doğduğu, ve tüm hayatlarını amaçlarını takip ederek, büyük zorluklar ve başarılar boyunca geçirdikleri, ilişkiler kurup aileler kurdukları, sürekli öğrenip öğrettikleri ve sonunda ölerek gerçek gerçeğe döndükleri bir oyun mu? Hayır, burada şiddetin yeri yok.

Hayat oyunu anlamlıdır. Bir amacı vardır. Buraya gelmek istedik ve defalarca tekrar yapmak istediğimizden eminiz.

Burada şiddet kullanırsak, birbirimizin amacını gerçekleştirmesini engelleriz. Birini öldürürsek, onun amacı artık gerçekleşemez. Birine zarar verirsek, onun amacına ulaşma şansını kısıtlarız ve engelleriz. Kimsenin seçtiği amaç, başka birinin kurbanı olmak değildir.

Burada şiddet kullanırsak, bir şiddet kültürünü devam ettiririz. Davranışlarımızla örnek olarak, belki de bize geri dönecek olan bir davranışı teşvik ederiz. Biz bu oyuna bir dahaki sefer geri döndüğümüzde de bu kültür güçlü olabilir. Peki ya bu sefer kurban olan biz isek?

Bu hayatını bir oyun olarak düşün. Bu tamamen izin verilen bir düşüncedir.

Oyununu boşuna mı harcayacaksın? Onu kendini veya başkalarını yok etmek için mi kullanacaksın?

Yoksa onu şimdiye kadarki en iyi hayatın mı yapacaksın?

Yayınlanma tarihi 28 Ocak 2025