6

Eğer bir simülasyonda yaşıyorsak ve hayat sadece bir oyun ise, o hâlde hiçbir şeyin anlamı yok mu? Eğer deneyimlediğimiz gerçeklik yapay ve bilincimiz gerçek bir gerçeklikten geliyorsa, neden burada kalıp hırpalanalım ki, geri dönmeyelim ki o inanılmaz derecede gelişmiş ve bolluk içindeki gerçek gerçekliğe, bu kadar inandırıcı bir sanal gerçeklik yaratabilecek kadar?

Özellikle de bu hayat zor ve başarısızlıklarla doluysa, neden kendimizi öldürüp bu hayatı burada sonlandırmayalım?

Bunu sormak gayet mümkündür, fakat aynı şekilde, hatta daha da iyi bir şekilde, neden intihar edeceğimizi de sormak mümkündür.

Konuştuğumuz gibi, buraya bir sebeple geldik. Bu gerçekliğe girmek için biz kendimiz karar verdik ve hayatın burada farklı ve çoğu zaman zor ve meydan okuyucu olduğunun tamamen farkındaydık.

Elbette, buraya neden geldiğimizi bilemeyiz. Buraya gelirken hangi seçimleri yaptığımızı da bilmiyoruz. Gerçek gerçeklikte hayatımızın nasıl olduğunu, neden bu gerçekliği geçici olarak seçip geldiğimizi ve geldiğimiz yerde kesintisiz yaşamaya devam etmediğimizi de bilmiyoruz.

Tek bildiğimiz, bunu yaptığımız ve burada olduğumuz için bunun doğru olduğudur.

Belki bir şeyler öğrenmek istedik. Belki bu özel deneyim, sayısız deneyimimiz arasında eksikti ve hayatın bu tarafını da görmek istedik. Belki bu çağı veya yeri seçtik çünkü daha önce deneyimlememiştik veya belki de tam olarak bu tür bir deneyimi yeniden yaşamak istedik. Belki buraya arkadaşlarımızla geldik ve bu deneyimi birlikte paylaşmak istiyoruz.

Eğer bu hayatı, hoşnutsuz, zor veya sıkıcı olduğu için, veya başarısız olduğumuzu veya haksızlığa uğradığımızı hissettiğimizde, atacak olsaydık, buraya gelmemizin sebeplerini de reddetmiş olurduk.

Ve bundan ne elde ederdik? Buraya gelmek istediğimiz hayata ve gerçekliğe geri dönerdik. Belki de planladığımızdan daha önce geri dönerdik. Elbette geri dönebiliriz ve elbette döneceğiz, ama yine de bu hayatı ve şu anda sahip olduğumuz fırsatları boşa harcamış oluruz.

Aynı zamanda, günün birinde bu gerçekliği en azından geçici olarak geride bırakmamız gerektiği an gelir, bu da doğru bir tespittir.

Bu hastalık, yaşlılık, kaza veya şiddet sonucu olabilir. Hayatımızı etkileme şansımız olmadan sona erebilir.

Yine de, bu giderek daha az sıklıkta olur. Bilim, teknoloji ve tıptaki ilerlemeler sayesinde, eskiden kesin ölüm anlamına gelen dış etkenlerden daha az etkilenerek ölüyoruz. Daha uzun ve daha sağlıklı yaşamaktayız.

Gelişimimiz, ölümün üstesinden geleceğimiz bir noktaya ulaşabilir. Tüm hastalıkları tedavi etmeyi, tüm tahrip olan organları yenilemeyi ve hatta yaşlanmanın kendisini bile ortadan kaldırmayı öğrenebiliriz. Neredeyse her durumda yardımı çok hızlı bir şekilde alabiliriz, böylece hiçbir şey kaybedilmiş olmaz, ve hatta kendimizi daha dayanıklı ve yetenekli hâle getirebiliriz.

Bunlar gerçekleşirse ve neredeyse sonsuz bir süre yaşamayı seçebilirsek, bunu yapmak zorunda mıyız?

Hayır, zorunda değiliz. Ölümü yensek bile, bu hayatı bitirip gerçek gerçekliğe dönmek için her zaman kendi hayatımıza son verebiliriz.

Bunu istediğimiz zaman yapabiliriz. Şimdi, yarın, veya burada aradığımızı bulduğumuzu düşündüğümüzde yapabiliriz. Bu farklı insanlar için çok farklı şeyler ifade edebilir.

Bir kişi binlerce yıl boyunca yaşamayı isteyebilir, dönemlerin ötesinde; bir başkası 27 yaşına geldiğinde bile aradığı her şeyi elde ettiğini hissedebilir, üçüncüsü için ise acı ve ıstırap, sadece dolmasını bekleyen bir ölçüt olabilir.

Kendi hayatına son vermek bazen bir kişinin gerçekten özgür hissettiği tek eylem olabilir. Kişi bunu kendi özgür iradesiyle ve dikkatli bir şekilde düşündükten sonra yaparsa, bu bir trajedi değil, övülmesi gereken bir eylemdir. Yaşayanın, hayatının dolu ve yeterince uzun olduğunu hissettiği bir hayata saygı göstermek ve hatta belki de kutlamaya değer bir olaydır.

Gelecekte, sadece istememiz hâlinde ölüm bizi alacaktır ve şimdiden bu tutumu hayat ve ölüme karşı benimseyebiliriz. Belki bir gün yeterince olduğunu hissedeceğiz; belki de işte, bu kadar diyeceğiz. O zaman bir kutlama yapalım ve neşeyle ayrılalım!

Ama bu, ölme anımız olmadığı sürece, bu, yaşadığımız an. Bu andan faydalanmak ve onu tüm güzelliği ve sefaletiyle yaşamak iyidir.

İşte buradayız, burada ve şimdi. Yaşa!

Yayınlanma tarihi 7 Şubat 2025